Yeni Nesil İçecek Deneyimiyle Yüksek Gelir Fırsatı: Atom Master
Geleneksel işletmelerin kâr marjlarını artırmak için yüksek yatırım gerektiren yöntemler artık geride kalıyor. Atom Master, sunduğu Entegre Sistem modeliyle şube açmadan, personel maliyetine katlanmadan ve büyük yatırımlar yapmadan işletmelere yenilikçi bir gelir kapısı sunuyor. Atom Station Kurucusu Fatih Mehmet Han Yüksel ile markanın bu farklı yaklaşımını, sunduğu fırsatları ve markanın doğuşundan bugüne kadar olan gelişimini siz değerli avmtrend.com okuyucuları için konuştuk.

Yüksel ayrıca, ürün çeşitliliği ve teknolojik altyapı sayesinde hem müşteri deneyimini zenginleştirdiklerini hem de iş ortaklarının operasyonel süreçlerini sadeleştirdiklerini belirtiyor.
- Fatih Bey, Atom Station nasıl doğdu? Bu fikrin arkasındaki ilham neydi? “Yeni nesil içecek deneyimi” derken neyi kastediyorsunuz? Bizi bu deneyimin detaylarına götürebilir misiniz?
Atom Station’ın temelinde uzun yıllara dayanan bir saha tecrübesi ve çok iyi gözlemlenmiş bir tüketici ihtiyacı yatıyor. Bu yolculuk, 1993 yılında Alanya’da kurulan bir portakal sıkma tezgâhıyla başladı. O dönemden itibaren biz hep sahadaydık. İnsanların neyi sevdiğini, neye değer verdiğini, hangi ürünlerin neden tekrar tercih edildiğini doğrudan gözlemleme şansımız oldu. Bu bize çok güçlü bir içgörü kazandırdı.
2008’de açtığımız ilk sabit dükkânla birlikte ürün kalitemizi ve hizmet anlayışımızı daha kurumsal bir çizgiye taşıdık. Bu süreçte fark ettik ki, insanlar sadece doğal ve taze içecek aramıyor; aynı zamanda bunu hızlı, hijyenik ve estetik bir sunumla almak istiyor. Bu ihtiyaçtan yola çıkarak, klasik meyve suyu deneyimini yeniden tasarlayan bir model geliştirdik.
“Yeni nesil içecek deneyimi” dediğimiz şey; içeriğin doğallığıyla, teknolojik altyapının hızını, sunum estetiğiyle işletme verimliliğini birleştiren bir sistem.
Atom Station, doğal içeriği, operasyonel pratikliği ve teknolojik altyapısıyla sadece tüketiciye değil, işletmelere de değer katmak üzere kurgulandı. Ürünlerimiz %100 gerçek meyvelerle hazırlanıyor, katkı maddesi kullanılmıyor ve tamamı -18°C’de soğuk zincirle korunarak teslim ediliyor. Geliştirdiğimiz makineler sayesinde her ürün tek tuşla, standart kaliteyle hazırlanabiliyor.
Bu sistem; hızlı servis, hijyen, düşük iş gücü ihtiyacı ve yüksek operasyonel verimlilik gibi birçok avantajı aynı anda sunuyor. Atom Station’ı farklı kılan şey de bu zaten: Hem tüketici tarafında fark yaratan bir deneyim, hem de işletmelere sürdürülebilir bir gelir modeli sunan güçlü bir altyapı.
- Atom Station’ı mevcut işletmelere bir “ek gelir modeli” olarak konumlandırmanızın ardındaki strateji nedir? “Şube açmadan, personel artırmadan” gelir artışı vadediyorsunuz. Bu nasıl mümkün oluyor?
Aslında burada bahsettiğimiz şey, tamamen Atom Station’a özgü olan "entegre sistem" modelimiz. Yani bir işletmenin mevcut düzenini bozmadan, ek yatırım ya da personel ihtiyacı doğurmadan, doğrudan ürün satışına geçebilmesini sağlayan bir yapı.
Bunun arkasındaki temel fikir şuydu: Bir işletmenin menüsüne yüksek ilgi gören, katkısız ve yenilikçi içecekler eklemesini sağlamak ama bunu yaparken o işletmeye yeni bir mutfak kurdurmamak, ekstra bir personel istihdam ettirmemek ve dekorasyon masrafı çıkarmamak. Entegre sistem tam olarak bunu mümkün kılıyor.
- Atom Station bir işletmeye nasıl entegre ediliyor? Süreç ne kadar sürüyor ve teknik altyapı nasıl çalışıyor?
Entegrasyon sürecini özellikle basit, hızlı ve işletme dostu olacak şekilde tasarladık. Çünkü bizim için önemli olan, iş ortaklarımızın mevcut operasyonlarını aksatmadan bu sistemi rahatlıkla devreye alabilmeleri. Bu nedenle Atom Station, baştan sona optimize edilmiş bir akış sunuyor.
İşletme tarafında yapılması gereken tek şey, makinelerimiz için küçük bir alan ayırmak. Kurulum için bizim ekibimiz sahaya geliyor, tüm ekipmanı aynı gün içinde kuruyor ve sistem çalışır hale getiriliyor. Yani fiziksel kurulum süreci aslında tek günde tamamlanıyor.
Sonrasında en önemli adım: personel eğitimi. Burada sahada uygulamalı bir şekilde ilerliyoruz. Makinenin nasıl çalıştığı, hangi ürünün hangi hazneye ekleneceği, temizlik adımları, hijyen protokolleri gibi tüm detaylar, birebir gösterilerek anlatılıyor. Böylece personel hem süreci anlıyor hem de sistemi kolayca uygulamaya başlayabiliyor.
Teknik altyapı açısından konuşacak olursak, makinelerimiz tek tuşla çalışan, ürünün dozajını ve sunum standardını sabitleyen bir sisteme sahip. Bu, hem operasyonel verimliliği artırıyor hem de her sunumun aynı kaliteyle yapılmasını sağlıyor. Aynı zamanda makineler oldukça kullanıcı dostu, yani mutfak tecrübesi olmayan biri bile çok kısa sürede bu sistemi rahatlıkla yönetebilir. Ürün tedariği ise bizim e-ticaret altyapımız üzerinden ilerliyor.
İşletmeler siparişlerini buradan veriyor, biz de -18 derece soğuk zincirle doğrudan adrese teslim ediyoruz. Tüm bu yapı, minimum iş gücüyle maksimum verim almayı hedefliyor. Özetle; bir işletme bizimle çalışmaya karar verdiği anda, sadece birkaç adımda aktif satışa geçebilecek bir sistemin içine dahil oluyor. Biz bu süreci hem teknik hem lojistik olarak uçtan uca yönetiyoruz, böylece işletmeler sadece satışa ve müşteri memnuniyetine odaklanabiliyor.
- Bir işletme için başlangıç maliyeti ne civarda oluyor? Kar marjı açısından Atom Station işletmelere ne tür bir avantaj sağlıyor?
Atom Station olarak geliştirdiğimiz entegre konsept, sabit bir paket dayatmak yerine işletmelerin ihtiyacına göre özelleştirilmiş çözümler sunan esnek bir model. Bu sistem sayesinde her işletme, kendi ölçeğine ve menü yapısına uygun paketi seçerek yatırıma başlayabiliyor.
1. Nar Suyu ve Limonata Paketi – 50.000 TL + KDV
Sadece nar suyu ve limonata sunmak isteyen işletmelere özel hazırlanmıştır. İçeriğinde ilgili makine, 5 kova nar, 5 şişe limonata bazı, 1000 bardak, kapak ve frozen pipet, kurulum ve eğitim desteği yer alır.
2. Katı Meyve Sıkma / Portakal Pres Paketi – 50.000 TL + KDV
Bu pakette katı meyve sıkma makinesi, portakal sıkma presi ya da manuel pres gibi alternatifler bulunur. Aynı şekilde sarf malzeme ve kurulum dâhildir.
3. Çekirdek Kahve Konsepti (Casadio) – 300.000 TL + KDV
Espresso bazlı kahve satışına başlamak isteyen işletmeler içindir. Casadio marka profesyonel makine, 20 kg çekirdek kahve, çekirdek öğütücü ve tüm promosyon ekipmanlarıyla birlikte sunulur.
4. Smoothie & Atom Shake Paketi (Twin Makine+Blender) 400.000 TL + KDV
En çok tercih edilen paketlerden biridir. Smoothie, milkshake ve atom içecek gruplarını aynı anda sunmak isteyen işletmelere yöneliktir. 24 kova hammadde, blender, iki farklı makineli sistem ve eğitim içerir.
5. Dondurma Pro Paketi (İtalyan Makine) - 500.000 TL + KDV
Yüksek hacimli ve premium dondurma sunumu yapmak isteyen işletmelere önerilir. İtalyan üretimi makineyle birlikte gelen bu pakette 10 kova dondurma, 5 koli külah, tüm promosyon ekipmanları ve ileri düzey sunum desteği yer alır.
Bu paketlerin ortak özelliği; her birinin içinde sadece makine değil, aynı zamanda ilk ürün stoku, bardak ve kapaklar, eğitim, kurulum ve markaya özel görsel materyallerin de yer alması. Yani işletme, aldığı paketin ertesi günü satışa başlayabilecek durumda olur.
Kar marjına gelirsek, sistemin doğası itibarıyla fire oranı sıfıra yakın, hazırlık süresi çok kısa ve operasyonel iş yükü minimum seviyede. Ayrıca ürünlerimiz dondurulmuş, katkısız, doğal içerikli olduğu için hem tüketici nezdinde güven yaratıyor hem de işletmenin stok yönetimini kolaylaştırıyor.
- Piyasadaki diğer içecek çözümlerinden nasıl farklılaşıyorsunuz? Sizi özgün kılan en önemli özellikler neler?
Bizi piyasadaki klasik içecek sistemlerinden ayıran şey, aslında yalnızca ürün değil, sunduğumuz bütünsel deneyim. Atom Station olarak biz sadece smoothie, milkshake ya da meyve suyu satmıyoruz; işletmelere entegre olabilen bir sistem, tüketiciye ise doğallık, hijyen ve estetik sunan bir deneyim tasarlıyoruz.
Ürün tarafında en belirgin farkımız: gerçek meyve kullanımı ve katkı maddesi içermeyen içerikler. Rafine şeker, aroma, toz ya da şurup gibi yapay bileşenler bizim sistemde yer almaz. Ürünlerimiz -18°C’de soğuk zincirle korunarak, tazelikten ödün vermeden tüketiciye ulaşır. Bu, hem lezzet standardını garanti altına alır hem de işletmelerin stok yönetimini kolaylaştırır.
Operasyonel açıdan da çok net bir fark yaratıyoruz. Sistemimizde hazırlık süresi minimuma indirilmiştir. Örneğin, bir smoothie ya da shake sadece tek tuşla hazırlanabiliyor. Bu da hem personel açısından kolaylık sağlıyor hem de her sunumda aynı kaliteyi elde etmenizi mümkün kılıyor. Özellikle yoğun saatlerde bu fark ciddi avantaj yaratıyor.
Ayrıca biz, franchise sistemlerinde sıkça rastlanan royalty, marka bedeli, aylık aidat gibi kalemleri almıyoruz. Bu da işletmelere tam bir esneklik ve kontrol alanı sunuyor. Kendi fiyatlandırmalarını özgürce yapabiliyor, kampanyalarını bağımsızca kurgulayabiliyorlar. Görsel dünya tarafında da özgünlüğümüzü sürdürüyoruz.
Hem menü tasarımı hem sunum formatı hem de tüketicinin deneyim alanı modern, temiz ve dikkat çekici bir yapıda ilerliyor. Markanın estetik diliyle, ürünün doğallığı arasında net bir uyum kuruyoruz. Kısacası biz, içeriğiyle fark yaratan, operasyonel olarak kolaylaştıran ve ticari olarak kazandıran bir yapıyı bir arada sunuyoruz. Atom Station’ı farklı kılan şey, bu üçlü dengeyi istikrarlı bir şekilde koruyabilmemiz.
-Tüketici tarafında nasıl bir deneyim yaratıyorsunuz? Geri bildirimleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Atom Station’ın en güçlü yanlarından biri, ürünün sadece içeriğiyle değil, yarattığı deneyimle de hatırlanması. Biz tüketicinin karşısına yalnızca bir içecek değil, net bir duygu, tutarlılık ve güvenle çıkıyoruz. Çünkü günümüzde tüketici sadece ne içtiğiyle değil, nasıl sunulduğu, ne kadar sürede hazırlandığı, hijyen koşulları, içerik güvenilirliği ve markanın samimiyetiyle de ilgileniyor.
Tüm süreçlerimizi bu hassasiyetle planlıyoruz. Örneğin ürün hazırlanırken tüketici tüm süreci şeffaf biçimde görebiliyor. Hazneye giren ürün de belli, çıkan da. İçeriğin doğallığı, sunumun düzeni ve ürünün soğuk zincirdeki korunmuş hali; her adımda güven hissi veriyor. Üstelik ürünümüz ilk yudumda kendini belli eden bir tada sahip. Bu sayede markayla kurulan bağ çok hızlı oluyor.
Geri bildirimler bizim için sadece bir ölçüm değil, doğrudan gelişim aracıdır. Her işletmeden düzenli olarak müşteri yorumlarını alıyoruz. Tat, sıcaklık, kıvam, hız, sunum gibi alanlarda gelen her geri dönüş bizim sistemin kalibrasyonunu yapmak için bir fırsat. Hatta bazı ürünlerin formülasyonları ve sunum biçimleri doğrudan sahadan gelen taleplerle yeniden tasarlandı.
Ayrıca sosyal medya, Google yorumları ve saha gözlemleri sayesinde tüketici nabzını sürekli ölçüyoruz. Özellikle görsel sunumların tüketici üzerindeki etkisi büyük; bu nedenle dijital içeriklerimizi de aynı özenle tasarlıyoruz. Tüketici sadece bir bardak içecek alıp gitmiyor, o anı kaydediyor, paylaşıyor, markayı yanında taşıyor.
Kısacası biz tüketiciyle bağ kuran, onun alışkanlıklarını ve beklentilerini iyi okuyan bir yapıyla çalışıyoruz. Her şubede, her üründe, aynı güveni, aynı kaliteyi sunma gayretimiz bu yüzden bu kadar istikrarlı.
- Girişimcilik yolculuğunuzda karşılaştığınız en büyük zorluk neydi ve bunu nasıl aştınız? Bu modeli kullanmak isteyen işletmelere ve girişimcilere ne gibi tavsiyeleriniz olur?
Her girişimin arkasında, görünmeyen bir mücadele alanı vardır. Atom Station’ın bugün geldiği noktaya bakınca sade bir başarı gibi görünebilir ama arkasında oldukça zorlu, çok yönlü bir süreç var. En büyük zorluk da tam olarak burada çıktı: Hem tüketici beklentisini hem de işletme dinamiklerini aynı anda gözeten bir sistemi oluşturmak ve bunu sürdürülebilir hale getirmek.
İlk dönemlerde ürünümüz çok sevildi, talep hızla büyüdü. Ancak bu büyümeyi doğru altyapıyla desteklemezseniz, kalite kontrolü ve operasyonel istikrar zarar görebiliyor. İşte biz bu noktada ciddi Ar-Ge ve sistem geliştirme çalışmaları yaptık. Ürünü standartlaştırmak, makine sistemini optimize etmek, soğuk zinciri kurmak ve tüm bu süreci her işletmede aynı verimle çalıştırmak kolay olmadı ama gerektiği kadar zaman ve kaynak ayırarak bu yapıyı oturttuk. Bugün geldiğimiz noktada en büyük gücümüz, bu zorlu süreçlerden geçerek kurduğumuz sağlam altyapı diyebilirim.
Girişimci olmak isteyenlere ya da bizim sistemimizi işletmesine entegre etmek isteyenlere en net tavsiyem şu olur:
Sadece ürünün lezzetine değil, iş modelinin sürdürülebilirliğine de odaklansınlar. Bugün piyasada çok iyi ürünler var ama sistematik bir yapı olmadığı için uzun vadede zorlanıyorlar. Biz Atom Station’da işin her yönünü bütünsel olarak ele alıyoruz: ürün kalitesi, sunum hızı, stok yönetimi, kârlılık oranı ve müşteri deneyimi… Hepsi bir zincirin parçası. Bu sistemin içine giren işletme de bu güçten doğrudan faydalanıyor.
Son olarak şunu da söyleyebilirim: Başarı çok hızlı olmayabilir ama sağlam adımlarla kurulan yapı, sizi uzun vadede gerçekten güçlü bir yere taşır. Biz bunu yaşayarak öğrendik.
- Kısa ve orta vadede Atom Station için büyüme planlarınız neler? Yurtdışı pazarlara açılma hedefiniz var mı? Varsa hangi ülkeler öncelikli?
Bizim için büyüme sadece sayısal bir artış değil; sistemin sağlıklı şekilde yayılması ve her yeni noktada aynı kaliteyi koruyabilmek anlamına geliyor. Bu nedenle kısa vadede önceliğimiz, mevcut entegre sistemimizin Türkiye genelinde daha fazla işletmeye ulaşmasını sağlamak. Özellikle AVM’ler, turizm bölgeleri, zincir kafeler ve oteller bizimle çalışmak için ciddi bir potansiyele sahip. Bu alanlarda hem franchise hem de entegre model üzerinden ilerlemeyi sürdürüyoruz.
Orta vadede ise bölgesel güçlenmeye paralel olarak yurtdışı yapılanmamızı genişletmeyi hedefliyoruz. Bu konuda ilk adımlarımızı attık. Kıbrıs’ta ilk şubemiz aktif olarak hizmet veriyor, ikinci şubemiz ise açılış aşamasında. Gelen talepler doğrultusunda Avrupa’da da pozisyonlanmak üzere stratejik adımlar atıyoruz. Şu anda Avrupa ihracat standartlarına tam uyum sağlamak adına üretim, lojistik ve sertifikasyon süreçlerimizi sistematik şekilde yapılandırıyoruz.
Bu hazırlık süreci yalnızca ürün gönderimini değil, Atom Station markasının tüm operasyonel modelinin yurt dışında uygulanabilir hale gelmesini kapsıyor. Hedefimiz; makinesinden tedarik zincirine, eğitim süreçlerinden satış sonrası desteğe kadar her aşamayı entegre biçimde sunarak güçlü bir marka algısı yaratmak.
Özetle: Türkiye’de yaygınlaşmak, yurtdışında konumlanmak ve bunu profesyonel bir sistemle sürdürülebilir hale getirmek, önümüzdeki dönemdeki en net stratejik yol haritamız.
-
Fatih Tezcan: ''Hedefimiz JYSK Türkiye'yi Müşteri Deneyiminde Sektöre Yön Veren Bir Marka Olarak Konumlandırmak''
-
"Tarzın Ötesinde Bir Duruş: Nesibe Koç İle Modaya Dair"
-
''Çevreye Duyarlı Üretim Anlayışımız Kuruluşumuzdan Bu Yana Temel Önceliklerimiz Arasında''
-
Comeup Marka Direktörü Fatma Kaya İle İlham Veren Bir Yolculuk
-
0
-
0
-
0
-
0
-
0
- 0 Yorum
-
Yorumu Gönder
Benzer Haberler
-
Fatih Tezcan: ''Hedefimiz JYSK Türkiye'yi Müşteri Deneyiminde Sektöre Yön Veren Bir Marka Olarak Konumlandırmak''
08 Ekim 2025 01:34 -
"Tarzın Ötesinde Bir Duruş: Nesibe Koç İle Modaya Dair"
09 Temmuz 2025 15:37 -
''Çevreye Duyarlı Üretim Anlayışımız Kuruluşumuzdan Bu Yana Temel Önceliklerimiz Arasında''
07 Temmuz 2025 13:17