Perşembe, 25 Nisan 2024
.
.
chevron_left chevron_right
Gündem Ankara

Yeni Hal Yasası Üzerine

Ticaret Bakanlığı tarafından hazırlanan ‘Hal Yasa Taslağı’ aynen yasalaşırsa, toptancı haller Bakanlığın izni ile kurulacak. Kanun kapsamına sebze ve meyvelerin yanı sıra et ve et ürünleri, süt ve süt ürünleri, su ürünleri ve kesme çiçek de dahil edilecek.

Yeni Hal Yasası Üzerine

Taslak tartışmaya açıldığına göre, değişiklikler üzerindeki görüşlerimizi açıklamaya başlayalım.

Tarımsal ürün fiyatlarının yüksekliği konusunda önce teşhisi doğru koymak gerekir. Taslakta ben bunu yeterince göremedim. Yani ekilemeyen tarım arazilerine ve yüksek üretim maliyetine dair çözümler hâlâ kenarda bekliyor.

Gübre, mazot, ilaç, tohum, yem, nakliye, işçilik ve arazi kirası (bazı üreticiler için) maliyetlerinde iyileşme sağlanmadan yapılacak her girişim yetersiz kalıyor.

Hızlı nüfus artışına rağmen tarım alanlarının daralmasına engel olunamıyor. O zaman bu nüfusa bu üretimin yetmeyeceği belli değil mi?

Kaldı ki; bir de sığınmacı olarak ve çalışmak üzere gelmiş 5 milyonu aşkın Suriyeli ile Asyalı misafirlerimiz var. 90 milyona yaklaşan bir nüfusu besleyecek tarımsal üretimimiz bulunmuyor. Bütün bunları yok farz ederek gıda fiyatlarının düşeceğini varsaymak ise aşırı iyimserlik oluyor.

Taslakta gördüğüm en önemli konu, komisyonculuğun kaldırılacak olmasıdır. Üretici, ürününü büyük şehirlerde kendisi pazarlayamaz. Etkin olmayan üretici örgütleri ise bu işi layıkıyla üstlenemez.

Gelişmiş ülkelerde üretici birliklerinin tüketici hallerindeki payının yüzde 90 olduğu doğrudur. Bizdeki sorun, üretici birliklerinin halde yer bulamamaları değil, mali ve idari yönden henüz kendi sorunlarını çözememiş olmalarıdır.

Batıdaki örneklerde görüldüğü şekilde pazar analizi yapacak, küresel piyasaları ve gelişmeleri takip edecek profesyonel kadrolara ve finansal kaynağa sahip değiller. Dolayısıyla Yeni Hal Yasası içinde üretici birliklerinin alt yapı sorunlarının çözümü de yer almalıdır.

Kooperatifçiliğin ülkemizde gelişmediği bilinmeyen bir şey değildir. ABD ve AB’de tarım sektörü içinde Kooperatifçilik, bizimle kıyaslanmayacak seviyededir. Bu sayede de hem çiftçinin yüksek katma değere ulaşmasında, hem de gıda zincirinin verimli çalışmasında önemli etkileri vardır.

Kağıt üzerindeki Kooperatifin önemli bir etkinliği olamaz. Kendi deposu olacak, o depoda soğuk muhafaza tesisi bulunacak, tasnif ve ambalajlama üniteleri yer alacaktır.

Haller borsa niteliğindeki kurumlardır. Satıcı ile alıcının bir araya geldiği, arz ve talebe göre fiyatın şekillendiği bir piyasadır. Komisyoncu çiftçinin garantörüdür. Bu mesleğin tüccarlığa dönüştürülmesinden neyin amaçlandığı ise tam anlaşılamamaktadır. Tüccar, komisyoncu gibi yüzde 8 pay ile yetinmez. O zaman nerede kaldı maliyet tasarrufu?

Üreticinin bu değişikliği memnuniyetle karşılayacağını zannetmiyorum. Anket yapılmasını öneririm.

Üstelik bazı perakendecilerin zorunlu olarak üretim bölgelerinde ‘toplayıcı’ diye adlandırılan ticari muhatapları vardır. Bunlar da aracı değil mi?

Birçok üreticinin küçük miktarlardaki ürününü bir yere toplar ve toplu olarak sevk ederler. Yani halden malı alanın muhatabı komisyoncu iken, üretim bölgesinden alanın muhatabı da üretici hali ve toplayıcıdır.

Daha geniş anlamda, üretim bölgesinde komisyoncu yerine zaten tüccar vardır. Üreticiye her türlü parasal desteği sağlayıp, maliyet ve kârlılık hesabını da yaparak ürüne fiyat biçerler.

Sonuçta; komisyoncu, tarımsal ürünün dağıtım kanalındaki maliyeti en düşük unsurudur. Fayda-maliyet analizinde önde çıkan bir hizmet ilk önce elenir mi?

Ülke genelindeki 175 sebze ve meyve hal sayısının 30’a indirilmesi ile nasıl bir verimlilik artışının sağlanacağını gözümde canlandıramıyorum.

Zira ülke çapında faaliyet gösteren tek perakendecinin bile ancak 60 adet depo ile lojistik verimlilik sağlayabildiği bir gerçektir.

Taslakta; “Toptancı halleri üçüncü madde uyarınca kurulan anonim şirketler tarafından yönetilir” deniyor. (Madde 9-1)

Ayrıca, 3. maddede yapılan değişiklik kapsamında “toptancı hallerin belediyeler tarafından kurulmayacak olması nedeniyle, hal rusumu ve cezalı hal rusumu kaldırılmıştır” deniyor.

Peki yeni şirketin, bunun yerine getireceği yeni maliyetler olmayacak mı?

Her türlü hizmet gideri bu şirket tarafından üstlenilecek, her türlü yatırım bu şirket tarafından yapılacaktır. Laboratuvar, soğuk hava deposu, elektronik ticaret platformu, müstakil depolar, idare binası, bilgi işlem merkezi, kantar, otopark, atık işleme ve depolama alanları, sosyal donatılar, diğer altyapı ve hizmet tesisleri başlıca yatırım kalemleridir.

Bütün bu harcamaları yapan kâr amaçlı şirketin geliri kiralardan oluşmayacak mı? Bu maliyet bir şekilde ürün fiyatları üzerine ilave olmayacak mı?

Bir sorun da; üretim bölgesi dışındaki hallerde, ürünlerin temizlenmesi, ayıklanması, sınıflandırılması ve ambalajlanmasının planlanmasıdır (Madde 3-17). Böyle bir şey mümkün değildir.

Ürün üretim bölgesinde ayıklanmalıdır ki; ‘çıkma’ kısım boşuna taşınmasın. Ürün orada sınıflandırılmalıdır ki; boylarına göre değişik pazarlara (şehirlere) veya değişik gelir gruplarına hitabeden perakendecilere ayrı ayrı yönlendirilebilsin.

Limon, portakal, mandalina, elma, armut gibi meyve çeşitleri de; enginar, salatalık, kabak gibi sebze çeşitleri de tarlaya ve bahçeye en yakın bölgede sınıflandırılmalı ve ambalajlanmalıdır. Zaten mevcut sistem bu şekilde işlemektedir ve teknik olarak da değiştirmenin sakıncaları vardır.

Sürekli şikayete konu olan yüksek meyve sebze fiyatlarının, daha uzun seneler tartışılacağı gözüküyor. İki yıl önce Bu fiyatları kim artırıyor? başlıklı bir yazı kaleme almıştım. Bahçede ve tarlada 1 TL olan ürünü, İstanbul’da 4,5 TL yapan maliyet kalemlerini ayrıntılı şekilde açıklamıştım.

Görülmesini tavsiye ederim. Piyasadaki doğru bilgilerin yanlış bilgilerle harmanlandığı da önemli sorunlardan biridir. Evet perakendeci kâr marjları yüksektir. Ancak buna rağmen fire payını düştükten sonra geriye kalan net kâr düşüktür. Çünkü genel gider oranları da yüksektir. Yani “marketlerin yüksek kâr hırsı”diye bir şey yoktur.

Perakendecinin, ‘hem üreticiden alım yaparken fire payı düştüğü, hem de maliyet hesabı yaparken aynı fire giderini dikkate aldığı, bu şekilde mükerrer işlem sayesinde haksız kazanç sağladığı’ söylentileri doğru değildir.

Meyve sebze ticaretinde 3 aşamalı fire gerçekleşir.

  • İlki, üreticiden alımı takiben bölge deposunda ‘boylama-ayıklama’ işlemi sırasındaki firedir (üreticiyi ilgilendiren kısmı budur).
  • İkincisi, ‘nakliye-yükleme-boşaltma’ esnasında verilen firedir.
  • Üçüncüsü, markette satış esnasında verilen firedir (kalite kaybı sebebiyle yapılan indirimler de dahil).

Görüldüğü gibi bu hassas konunun her aşaması teknolojinin de yardımıyla ayrı takip edilir ve değerlendirilir.

Ayrıca bunu finansal raporlardan izlemekte çok kolaydır. Halka açık perakende şirketlerin yüzde 4’ü geçmeyen faaliyet kâr marjı oranları her şeyi açıklar. Çünkü rekabete duyarlı sistem bundan fazlasına izin vermez.

Son söz olarak belirtmek isterim ki; Hal işletmesinin Belediye’den Anonim Şirkete devri ve kiracılığın da komisyoncu yerine tüccar kimliğine bürünmesi sakıncalıdır. Zira hallerin borsa işlevi yok olmakla kalmaz, maliyetler de artar.

Komisyonculuk mutlaka kalkacaksa; üreticinin vekili durumundaki kooperatiflerin ve üretici birliklerinin bu yeri dolduracak alt yapıya kavuşmaları sağlanmalı ve de sonucu beklenmelidir.

Ercüment Tunçalp

Perakende Uzmanı

Bölge: Etiketler:
Emoji ile tepki ver!
  • 0
  • 0
  • 0
  • 0
  • 0
  • 0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • DAHA FAZLA SONUÇ YÜKLE