Cumartesi, 12 Ekim 2024
.
.
chevron_left chevron_right
Ekonomi & Finans İstanbul

Larry Fink'den Finans Dünyasına Sürdürülebilir Mektuplar

Son yıllarda küresel finans dünyası, sürdürülebilirlik kavramının yalnızca bir sosyal sorumluluk değil, aynı zamanda bir finansal strateji unsuru olarak öne çıktığı bir dönüşüm sürecine girdi.

Larry Fink'den Finans Dünyasına Sürdürülebilir Mektuplar

Bu dönüşümün en önemli mimarlarından biri, dünyanın en büyük varlık yönetim firması olan BlackRock’ın CEO'su Larry Fink’tir.

Fink, her yıl yatırımcılara gönderdiği mektuplarda sürdürülebilirliği, uzun vadeli finansal başarının ayrılmaz bir parçası olarak konumlandırmaktadır.

Peki, Larry Fink’in mektuplarındaki sürdürülebilirlik vurgusunun şirketlerin finansal performansları üzerindeki etkilerini neydi?

Laurence Douglas Fink Kimdir?

Laurence Douglas Fink (2 Kasım 1952 doğumlu) Amerikalı milyarder bir iş adamıdır. Amerikan çokuluslu yatırım yönetimi şirketi olan BlackRock'ın kurucu ortağı, başkanı ve CEO'sudur.

BlackRock, yönetimi altındaki varlıkları 10 trilyon ABD dolarından fazla olan dünyanın en büyük para yönetimi firmasıdır.

Fink, Fortune tarafından "Dünyanın En Büyük Liderlerinden" biri olarak ve Barron's tarafından 15 yıl üst üste "Dünyanın En İyi CEO'larından" biri olarak adlandırıldı. (Vikipedi)

Larry Fink’in Sürdürülebilirlik Mektupları

Larry Fink, 2012'den beri iş liderlerine ve BlackRock'ın portföy şirketlerine yıllık mektuplar göndererek, sermaye yönetiminden iklim değişikliğine kadar işletmelerin ve gezegenin sağlığı açısından kritik öneme sahip konuları geniş bir yelpazede ele alan yıllık mektuplar yayınlıyor.

2018 tarihli mektubunda, bir şirketin tüm paydaşlara fayda sağlarken finansal olarak refaha kavuşmak için amacını dile getirmesinin önemini vurgulamıştı. Mektupta şöyle diyordu;

"Bir amaç duygusu olmadan, kamu veya özel hiçbir şirket tam potansiyeline ulaşamaz. Eninde sonunda kilit paydaşlardan faaliyet gösterme lisansını kaybedecektir."

Larry Fink’in mektuplarındaki sürdürülebilirlik yaklaşımı, 2020 yılında "sürdürülebilirliğin, BlackRock’ın yatırım stratejisinin merkezine yerleştirilmesi gerektiğini" ifade ettiği mektupla yeni bir boyut kazanmıştı.

Fink’e göre, iklim değişikliği ve çevresel sürdürülebilirlik, uzun vadeli ekonomik istikrarı tehdit eden en büyük risklerden biri haline gelmişti. Bu nedenle, şirketlerin sürdürülebilirlik politikalarını göz ardı etmesinin finansal açıdan önemli sonuçlar doğurabileceğinin altını çiziyordu.

Fink, çevresel sürdürülebilirliğin BlackRock'ın gelecekteki yatırımları için temel hedef olacağını belirtti. İklim krizinin ekonominin tüm yönlerini etkileyeceğini ve küresel ekonomide baskın bir itici güç haline geleceğini açıkladı.

2021 tarihli mektubunda ise, pandeminin iş dünyası ve bireyler üzerindeki etkilerine dikkat çekerek, toplumun ihtiyaçlarını karşılamak adına atılan adımları vurguladı.

İklim değişikliğiyle mücadelede iyimser olduğunu belirten Fink, 2050 yılına kadar küresel net sıfır hedefine ulaşabilmek için şirketlerin iş modellerinin bu hedefle nasıl uyumlu olduğunu açıkça ortaya koymaları gerektiğini ifade etti.

“Bu zorluğu aşan ve paydaşlarına uzun vadeli değer yaratmayı amaçlayan şirketler, aynı zamanda hissedarlarına da sürdürülebilir getiriler sağlayarak, daha parlak ve müreffeh bir geleceğin inşasına katkıda bulunacaktır” diyerek, uzun vadeli başarı ve sürdürülebilirliğin birbirine bağlı olduğunu vurguladı.

Fink'in mektupları, iş dünyasında büyük yankı uyandırdı. Son yapılan BSR/GlobeScan Sürdürülebilir İşletme Durumu anketi, BlackRock gibi güçlü yatırımcıların, sürdürülebilir eylemlerin önemli bir itici gücü olduğunu ortaya koydu.

Bu bağlamda, yatırımcıların sürdürülebilirlik konularına olan ilgisinin 2015'te %25 iken 2019'da %40'a çıktığı görüldü.

BlackRock’un finansal sistem üzerindeki büyük etkisi göz önüne alındığında, Fink’in toplumsal amaçlar ve iklim değişikliği ile ilgili kamuoyuna yaptığı çağrılar, işletmelerin küresel karar alma süreçlerinde önemli bir değişim yaratma potansiyeline sahipti.

Fink, yatırımcılar ve iş dünyasına yönelik bu mektuplarında sürdürülebilirlik ile ilgili iki temel noktayı vurguluyordu.

Uzun Vadeli Değer Yaratma: Fink, şirketlerin yalnızca kısa vadeli kâr hedeflerine odaklanmalarını değil, aynı zamanda uzun vadeli stratejik hedefler belirlemelerini savunmaktaydı.

Ona göre, sürdürülebilir iş modelleri oluşturan şirketler, piyasa dalgalanmalarına karşı daha dirençli olacak ve uzun vadede yatırımcılarına daha fazla değer sağlayacaktı. 

Risk Yönetimi: İklim değişikliği ve çevresel sorunlar, işletmeler için önemli finansal riskler doğurabilirdi.

Bu riskler; doğal kaynak kıtlığı, yasal düzenlemeler ve tüketici davranışlarındaki değişimler gibi unsurları içermekteydi.

Fink’e göre, bu riskleri etkin bir şekilde yönetemeyen şirketler, sadece çevresel olarak değil, aynı zamanda finansal olarak da zarar göreceklerdi.

Sürdürülebilirlik ve Finansal Başarı İlişkisi

Larry Fink’in bu yaklaşımı, sürdürülebilirlik ile finansal başarı arasındaki güçlü ilişkiyi de gözler önüne seriyordu.

Sürdürülebilirlik politikalarını benimseyen şirketlerin uzun vadede daha başarılı olduğunu gösteren çeşitli araştırmalar, Fink’in argümanlarını destekler nitelikte.

Çevresel, Sosyal ve Yönetişim (ESG) kriterlerini benimseyen firmalar, daha düşük işletme maliyetleri, artan müşteri sadakati ve daha iyi yatırımcı ilgisi gibi avantajlara sahip olmaktadır.

Ayrıca, iklim risklerini daha iyi yöneten şirketlerin piyasa değerleri üzerinde olumlu etkiler gözlemleniyor.

BlackRock gibi büyük yatırımcıların sürdürülebilirlik kriterlerine verdikleri önem, piyasada bir değişim dalgası yaratmıştır.

Yatırımcılar artık sadece kârlılığa değil, aynı zamanda çevresel ve sosyal etkilerine de önem veriyor.

Bu bağlamda, sürdürülebilirlik stratejileri olmayan şirketler, finansal anlamda geride kalma riskiyle karşı karşıya kalıyor.

Eleştiriler ve Geleceğe Yönelik Beklentiler

Larry Fink’in sürdürülebilirlik üzerine yaptığı bu güçlü vurgulara rağmen, bazı eleştirmenler bu yaklaşımın yetersiz olduğunu savunmakta.

Eleştiriler, BlackRock gibi dev şirketlerin sürdürülebilirlik adına attıkları adımların daha çok sembolik kaldığını ve somut sonuçlar üretmediğini iddia ediyorlar.

Özellikle fosil yakıt şirketlerine yatırım yapmaya devam eden varlık yönetim firmalarının bu alandaki çelişkileri, sürdürülebilirlik savunucuları tarafından sıkça dile getirilmekte.

Bununla birlikte, Fink’in sürdürülebilirlik çağrıları, iş dünyası liderleri ve yatırımcılar üzerinde önemli bir etki yaratmıştır.

Gelecekte, sürdürülebilirlik konusundaki bu tür yaklaşımların daha da genişlemesi ve derinleşmesi beklenmekte.

İklim değişikliği ile mücadele ve sürdürülebilirlik stratejilerinin benimsenmesi, şirketler için hem bir zorunluluk hem de bir fırsat olarak şekillenmeye devam edecektir.

Larry Fink’in yıllık mektupları, sürdürülebilirliğin modern iş dünyasında merkezi bir rol oynadığını ve şirketlerin uzun vadeli finansal başarısı için kritik olduğunu açıkça ortaya koyuyor.

Sürdürülebilirlik, sadece çevresel bir zorunluluk değil, aynı zamanda işletmelerin riskleri yönetme, değer yaratma ve piyasa içinde rekabet avantajı elde etme stratejilerinin de ayrılmaz bir parçası.

Bu dönüşüm süreci, sürdürülebilirliği benimseyen şirketlerin önümüzdeki yıllarda daha fazla ön plana çıkacağı ve finansal açıdan daha güçlü bir konum elde edeceği bir gelecek vaat ediyor.

 

Bölge: Etiketler:
adscode
VİDEO GALERİ
Emoji ile tepki ver!
  • 0
  • 0
  • 0
  • 0
  • 0
  • 0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • DAHA FAZLA SONUÇ YÜKLE